Haber

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici: Terör suçlarına idam cezası geri getirilmeli

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, “Terör suçlarından dolayı idam cezası mutlaka geri getirilmeli… Terörle bağlantılı olan sözde Meclis’teki milletvekillerinin dokunulmazlıkları derhal kaldırılmalı; Yargıya gönderilmeli, Meclis sözde milletvekillerinden kurtarılmalı, tüm PKK/YPG destekçileri hakkında kanun gereği adli soruşturma başlatılmalıdır.” yerine getirilmesi gerekir. Yurt dışında olup terör saldırılarını organize eden, hatta kınamayan ama bunların sözcüsü olanların derhal Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılmaları gerekmektedir. Teröre destek veren ve terör örgütünün sözcülüğünü yapan tüm örgütler; partiler, televizyon kanalları, şirketler, sözde sivil toplum kuruluşları kapatılmalıdır. Hepsi onlara bağlı. “Teröre bulaşan tüm memur ve çalışanların kamu görevlerinden uzaklaştırılması ve istihdam edilmemesi gerekmektedir. Teröre destek verenlerin ticari faaliyetlerine son verilmelidir.”

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Destici şunları söyledi:

“BBP olarak bu saldırılardan sonra durmanın olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Gerekenlerin yapılmasını istiyoruz. Suriye ve Irak’ın kuzeyinde PKK’yı besleyen, eğiten, donatan ABD Özel Kuvvetleri… Türkiye CENTCOM’u kaldırmadığı sürece” Bölgeden PKK’yı, YPG’yi yok edeceğiz.” Bu yok edilemez. Öncelikle bunun diplomatik yollarla sağlanması gerekiyor. Eğer bu mümkün değilse o zaman Türkiye’nin askeri müdahale yaparak bu beladan kurtulması gerekir, yoksa terör bitmez. BBP olarak olası operasyonun bu kez yarım kalmaması ve her türlü terör amacının gözetilmesi amacıyla operasyona; Tel Rıfat ve Münbiç’ten başlayıp Sincar ve Kandil’e kadar yürüyüp tüm bölgeyi teröristlerden arındırmalıyız.

Terörle mücadele terörün tüm unsurlarına karşı yürütülmelidir. Terör suçlarında idam cezası mutlaka geri getirilmeli… Tabi bu gelirken; Çocuklarımızı, kadınlarımızı, kızlarımızı küçük yaşta kaçırıp tecavüz eden alçaklar ve katiller için de dava açılmalı. Dolayısıyla bu iki hata nedeniyle idam cezasının geri getirilmesi gerekiyor.

Terör, PKK, YPG ve diğer terör örgütleriyle bağlantılı sözde milletvekillerinin Meclis’teki dokunulmazlıkları derhal kaldırılmalı; Yargıya gönderilmeli ve Meclis sözde milletvekillerinden kurtarılmalıdır.

Tüm PKK/YPG destekçileri hakkında yasal soruşturmalar başlatılmalı ve hukukun gerekleri yerine getirilmelidir. Yurt dışında bulunan ve terör saldırılarını organize eden, hatta kınamak yerine sözcülük yapanların derhal Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılmaları gerekmektedir. Teröre destek veren ve terör örgütünün sözcülüğünü yapan tüm örgütler; parti, televizyon, şirket, sözde sivil toplum kuruluşu… Hepsinin kapatılması lazım. Tüm memurlar ve bunlarla bağlantılı çalışanlar kamu görevinden uzaklaştırılmalı ve istihdam edilmemelidir. Teröre destek verenlerin ticari faaliyetleri durdurulmalı…

Ülkemizdeki bazı siyasi partiler; Terör örgütünün partisiyle anlaşma yaparak, aday göstermeme karşılığında terör örgütünün partisine açıklanmayan taahhütlerde bulunan bir ittifakı ya desteklediler ya da desteklediler. 12 Ocak Cuma günü yaşadığımız terör saldırısının ardından Türk siyasetindeki çarpıklığı ortaya koyan bir paylaşım yapmıştım. Paylaşım şu şekildeydi: ‘Terör örgütüyle sadece dağlarda mücadele etmek başarı için yeterli olmayacaktır. Terörün her türlü unsuruna karşı topyekun mücadele edilmesi gerekiyor. Devlet güvenlik örgütleri terör örgütüyle mücadele ederken, Anayasa Mahkemesi tarafsızlık ve hukuk bahanesiyle bu çabaya zarar verecek kararlar alıyor; HDP’nin kapatılması, hazine yardımlarının kesilmesi gibi beklenen ve acil kararları almaması veya alamaması kesinlikle kabul edilemez. Devlete, ülkeye, millete saldırı söz konusu olduğunda herkes ve her kurum taraftır; Devletin, ülkenin, milletin yanında olması lazım. Bu durum siyasi partiler için de geçerlidir. Terör örgütünün uzantılarıyla yakın temas halinde olanların bugün terörü lanetlemesi, şehitlerimizi anması samimi değildir. PKK ve türevi terör örgütlerini savunanların 500’den fazla dokunulmazlık dosyası Meclis’te oylanmazsa, terör savunucularının TBMM Başkanlık Divanı’nda ve yürütme kurulunda yer almasına izin verilirse, bu hainler el sallarsa Meclis kürsüsünden ve Meclis’tekilerden devleti ve kahraman ordumuzu parmakla işaret ediyorlar. Eğer diğer siyasi partiler buna karşı ses çıkarmıyorsa onlar da görevini yapmıyor demektir.’ Devam ediyorum: ‘Seçimlerde terör örgütünün siyasi koluyla işbirliği yapıyorsanız, işbirliği yaptığı kişilerle ortaksanız, bazı çıkarlar için mutabakat zaptı imzalıyorsanız, aynı adaya oy vermek istiyorsanız PKK, TİKKO, DHKP-C partileri çeşitli bakanlıklar için, Bugün sahte kınamalarınızın ne anlamı olabilir? Terör eylemleriyle Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletini ele geçirmeye çalışanların eninde sonunda hüsrana uğrayacağını kimse unutmamalıdır.’ Bu sözlerimizin her cümlesine, harfine kadar arkasındayız. Biz bu gerçekleri dile getirdiğimiz için hepsi BBP’ye ve bize saldırdı. Hepsini halledebiliriz, halledeceğiz. Haklıyız, çünkü aziz milletimiz de bizim gibi düşünüyor ve bu yaygaranın kendi ayıbını örtmek için yapıldığını biliyor.

“TÜM PARTİLERİ TERÖR UNSURU OLARAK TEMSİL ETMEDİM”

Büyük bir iftirayla karşı karşıyayız. Az önce okuduğum metni paylaştım. altında da ’14 ve 28 Mayıs seçimlerinde hepiniz bir aradaydınız’ dedim. Değil mi? O dönemde bunu kendileri paylaşmışlardı, biz de oradan aldık. O dönemde buna itiraz etmediler. Biz de bunu söylüyoruz. Madem bu zahmete girdiler, nereye götürüyorlar? Buradaki tüm tarafları terör unsuru olarak gördük. Çok büyük bir çarpıtma, saçmalık; Düştükleri çukurdan çıkmaya çalışıyorlar. Çünkü burası bir çukurdur, bu PKK’nın kazdığı bir çukurdur, emperyalistlerin, Siyonistlerin kazdığı bir çukurdur. Bu çukura düşüyorsun. Sonra diyorsunuz ki, nasıl bizi terör örgütünün partisiyle yan yana koyabilirsiniz?

İşte bu logolar… 14-28 Mayıs seçimlerinde ittifak halinde aynı Cumhurbaşkanlığı adayına oy veren veya oy vermek isteyen partiler. Buradaki partilerden biri ‘Hayır, biz o seçimde Millet İttifakı’nın adayını desteklemedik’ derse teşekkür ederim. Bu kendilerinin yayımladığı bir çalışmaydı. Bugün bundan neden rahatsızlar?.. Terör örgütleriyle aralarına siyasi mesafe koyana kadar bunu söylemeye devam edeceğim… Beni, partimi, alperenleri korkutamazsınız. Senin değil; sözlerinden korkmak; Her birimiz devletimizin varlığı, vatanımızın bütünlüğü, milletimizin bağımsızlığı ve istikbali, inançlarımız uğruna şehit olmayı göze almış cesur insanlarız.

Oradaki tüm partileri terör unsuru olarak saymadım. O eserde ve görselde tarafların logolarını kullandım; 14-28 Mayıs’ta iş birliği yapan partileri Millet İttifakı Başkanına destek veren partiler olarak verdim. Eğer birisi bunun ötesinde bir anlam çıkarmak isterse, bu ona bağlıdır. Bu benim hedefim.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu